Elindekinin Değerini Kaybetmeden Anlamak

Yorum Yaz


İnsan sahip olduğu şeylerin değerini en çok onları kaybetme korkusu yaşarken anlarmış.

Ne acı... Sahip olduğun şeyin önemini sadece yitirme anlarında hissetmek bence yaşamın en trajik yanlarından biri.
Geçen hafta aniden annemin rahatsızlığı ilerledi. Boyun fıtığı artık son safhasına gelmişti ve 'ameliyat kaçınılmaz' dedi doktorlar. Fıtık çok korkulacak bir ameliyat değil belki günümüz teknolojisinde ama kalp sorunu yaşayan biri için en ufak ameliyat bile risk.
Ameliyata hemen almaya çekinen doktorlar önce annemin kalbini yakın takibe aldılar Cortex adı verilen bir cihazla. Ameliyat sırasında kalbin durması ihtimaline karşı geçici pil takılıp takılmayacağına bu alet karar verecek.
Bu tetkikler sırasında epey bir süre hastaneye gidip gelmek durumunda kaldık. Tüm aile hastanedeydik günlerce.
Önceki gün yatış işlemlerini gerçekleştirmek için sabahın köründe hastaneye gittik. Annem bize belli etmemeye çalışsa da çocuk gibi sızlanmalarından aslında çok korktuğunu anlıyorduk.
Hastanenin kapısında arabadan inen babam, daha evvel hiç hissetmediğim bir şey hissetmeme sebep oldu. Kapısını kapattıktan sonra annemi arabadan indirdi ve el ele tutuşarak hastaneye doğru yürümeye başladılar. Onlar önde, biz arkada.
Onları böyle el ele hastaneye doğru yürürken görmek, gözyaşlarımı tutamamama neden oldu.
İşte dedim, yoldaşlık bu! İyi günde kötü günde yanında olmak bu! Yıllar evvel babamın o büyük ameliyatında, öteki tarafa göz kırparken yanında olan annemin şimdi elinden tutan kişi babam.
İnanın bana ne benim, ne de diğer kardeşlerimin ilgisi annemi babamın ilgisi kadar mutlu etmedi.
Birlikte 40 yıl geçirmiş bu iki insan, gençliklerinin verdiği güzellikleri birlikte yaşamış, birlikte birçok zorluğa göğüs germiş, birbirinden güzel 4 tane evlat yetiştirmiş ve en önemlisi türlü fırtınaya beraber meydan okumuşlardı.
Çok fırtınalı bir birliktelikti onlarınki. İçinde büyük bir aşk olan, hem yoldaş olunan, hem meydan okuma bulunan...
Bir gün size hikayelerini anlatırım...
Hayat kısa ve zor. Asla vazgeçemeyeceğimizi düşündüğümüz tüm zevkler bir gün gelecek önemini yitirecek. O gün yanımızda gözlerimize baktığında ne demek istediğimizi anlayan, bizi yargılamayan, teşvik eden, korktuğumuzda elimizi tutan biri olmazsa hayatın hiçbir anlamı yok...
Babam ve annem türlü fırtınaya rağmen, büyük bir meydan okumayla birbirlerinden hiç vazgeçmediler. Birbirlerinin değerini yitirmeden evvel bildiler.
Günün birinde korktukları bir duruma yine böyle el ele yürüyerek gittiler...
Gözyaşları içinde izlediğim bu sahne, hayatta neyin önemli olduğunu sorgulattı bana... Sanırım önemli olan; elindekinin değerini kaybetmeden bilmektir, anladım...

BU HAFTA GÖKYÜZÜNDE NELER OLUYOR?
24 Ağustos'taki dolunay, Plüto ile 60 derecelik açı kurduğundan güçlü deneyimler yaşayacağız. Bu dolunay, Balık burcunun 2 derecesinde gerçekleşiyor ve yaşanan deneyimi güçlü hissetmemize neden oluyor. Neptün, dolunayın yakınlarında olduğundan her şeyi net gördüğümüzden emin olmalıyız.
Hem kendi burçları hem de yükselenleri Balık ve Başak olanları duygusal deneyimler bekliyor. İlişkiler gündemde olacak.
Uranüs, yeniden Balık burcuna geri dönerek karmaşa yaratmaya devam edecek. İkilem içinde kalmaya ve sağlam kararlar vermede zorluklar yaşanacağına işaret ediyor.
20 Ağustos'ta Merkür'ün gerilemeye başlaması ortamı iyice belirsiz kılıyor. Bu dönemde verilen kararların Merkür düzeldiğinde sorun yaratacağını bilmeniz gerekir. Mümkün olduğu kadar eylülün 12'sine kadar kararlarınızı erteleyin, imza atmayın.
Bu dolunayda yükselen Terazi ve Koçlar içlerine dönerken, yükselen Boğa ve Akrepler daha sosyal olacak, özel hayatlarında gelişmeler yaşayacaklar.
Yükselen İkizler ve Yaylar ev, aile hayatları ve kariyerleriyle ilgili gelişmeleri deneyimlerken, yükselen Kova ve Aslanlar para ile ilişkilerini düzenleyecekler.
Yükselen Oğlak ve Yengeçlerin gündeminde seyahatler ve anlaşmalar olacak.

ÖZGÜRLÜĞÜN DEĞERİNİ BİLMEK İÇİN KAYBETMEK Mİ GEREKİR?
'Elindekinin değerini kaybetmeden anlamak' dedim ya, okuduğum bir haber özgürlük için de aynı şeyi düşündürttü bana.
İnsan özgürlüğünün değerini de ne yazık ki kaybedince anlıyor.
Aylar evvel 'Soraya'yı Taşlamak' adlı filmi izlemiş ve çok etkilenmiştim. İran'da yaşayan Soraya'dan kurtulmak isteyen kocası, karısını başka bir adamla ilişkisi varmış gibi gösterip recm cezası alarak taşlanarak ölümüne neden oluyordu.
Gerçek bir hikaye olması daha da çarpıcı yapıyordu filmi.
Geçtiğimiz günlerde Tufan Türenç'in yazdığı bir recm olayı bu filmi hatırlattı bana ve tüylerimi diken diken yaptı.
İki çocuk annesi 43 yaşındaki Sakine Muhammed Aştiyan 2010 yılında boğazına kadar toprağa gömülüp taşlanarak öldürülecek.
Neden olarak da 'kocası ölmeden evvel zina suçu işlediği' gösterilmiş.
Tüm dünyadan büyük bir tepki alınca da bu suçu 'kocasının ölümüne yardım etti' diye çevirmişler.
Bağnaz ve gerici düşünmenin son noktası olan İran'daki rejime bakıp çok şey öğrenmeliyiz. Laik bir cumhuriyet olmanın neden bu kadar önemli olduğunu...
Hayattaki en önemli şeylerden biri özgürlüğümüzdür! Ve bunun değerini kaybettiğimiz zaman anlamayalım. Sahip çıkalım...

HAFTANIN SÖZÜ
Kimse sırf belirli bir yaşa geldi diye yaşlanmaz.
Bizler ideallerimizden vazgeçerek ihtiyarlarız. Yıllar
teni buruşturabilir ama hevesimizden vazgeçmek ruhu buruşturur. Samuel Ullman


Başak Sayan

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorum yaparken dikkat edilmesi gerekenler:

* Yaptığınız yorumun tamamı büyük harf olmamasına özen gösteriniz
* Yorumlarınız da argo içeren kelimeler kullanmayınız
* Reklam amaçlı yorumlarda bulunmayınız
* Konu dışında iletmek istediğiniz bir şey varsa iletişim formunu kullanın
* Yorumlarınızdan dolayı sizlere teşekkür ediyorum